Sordum kendime; nedir, nedir boşluk?
Kendi küllerimde yandığım günlerdeki tek dostum,
Uykunun büyüsüne kapıldığım her gecedeki tek düşmanım…
Kimdi boşluk?
Kat kat gülücüklerle süslediğim karanlık,
Sadece sessizlikle somutlaşan o varlık
Kimdi, neydi boşluk?
Öfke gibi kanımda kaynamayan,
Keder gibi kalbime saplanmayan,
Sadece var olan, tutamadığım o his…
Yuttuğum her nefeste beni boğan o eller kimindi?
Neydi?
Koparan ruhumu bedenimden,
Asan kalbimi sıkı ipleriyle,
Hapseden kişiliğimi korkunun acımasız kafesine…
Neydi boşluk?
Neredeydi boşluk?
Neden vardı boşluk?
Yine sordum kendime…